Ülkemizde gayrimenkulde gitgide artan çevre bilinci konusunda görüşlerinizi paylaşır mısınız?
Ülkemizdeki çevre bilinci henüz olgunluk seviyesine ulaşmış durumda değil maalesef. Gelişmiş ülkeler ile kıyasladığımızda daha gidecek çok yolumuz var. Mevcut durumda genele bakarsak, bilgi ve deneyim seviyemiz henüz yüzeysel. Fakat, gayrimenkul sektöründe özellikle yeşil binalar konusundaki yönelim umut verici kabul edilebilir. Bu konuya batı ile kıyaslandığında biraz geç girmiş olsak da, ekonomimizde ve gayrimenkul sektöründe yakalamış olduğumuz göreceli yüksek büyüme oranları ile arkadan hızla geliyoruz diyebiliriz. Bu hızla ilerleme sırasında bazı konuları hızla, bazı konuları biraz yavaş kavrıyoruz. Örneğin; enerji verimliliği konusunda hem kanun hem yönetmeliklerimiz 2007 yılından beri mevcut, iyi kötü bir farkındalık var ve imkanlar fırsat verirse yatırım yapma eğilimi kısmen de olsa var. Fakat, çevre dostu ekolojik yapı malzemeleri konusunda henüz bir standart veya yönetmeliğimiz maalesef yok. Konu hakkındaki bilgi ve bilinç seviyesi de hem malzeme üreticisi hem alıcısı ve kullanıcısı hem de kamu tarafında maalesef düşük. Ama, bu yolda ilerlediğimiz ölçüde bunların hepsinin zamanla iyi yönde gelişeceğini ümit ediyorum.
Yurt dışında durum nasıl?
Gelişmiş ülkelerdeki uygulamalara bakarsak, daha çok kamu iradesinin kararlılığının ve sağladığı teşviklerin konunun geniş ölçekte yayılımı açısından önem arz ettiği görülebilir. Henüz yeşil bina uygulamaları gönüllü uygulamalar olmakla birlikte enerji verimliliği uygulamaları daha somut olarak kanun ve yönetmeliklerle desteklenmektedir. Çevre bilincinin gelişmesi için yurt dışında uygulanan bazı teşvik örnekleri; yeşil binaların üç yıla kadar emlak vergisinden muaf tutulması, yeşil bina projelerinde emsalin yükseltilmesi, bütçelerinin hibe veya avantajlı kredi ile desteklenmesi, örneğin Amerika’da bazı eyaletlerde LEED Silver için yüzde 40, LEED Gold için yüzde 60 ve LEED Platin için yüzde 100 emlak vergisinden muaf tutulması, belediye tarafından danışman firmanın ücretinin üstlenilmesi, kamu tarafından ücreti üstlenilen eğitim verilmesi şekillerinde görülmektedir. Ülkemizde de kamu benzer adımlar atarsa önce farkındalığın daha üst düzeye çıkacağını ve sonrasında da bilinç seviyesinin yükseleceğini öngörmekteyiz.
Yer aldığınız projeler kısaca nelerdir?
Altensis olarak mutluyuz ki, çevre dostu binalar konusunda ilklere imza atıyoruz. Danışmanlık verdiğimiz projelerin bir çoğu Türkiye’de alanında ilk olma sıfatına kavuştular. Örneğin Türkiye’nin ilk LEED sertifikalı renovasyon projesi, ilk LEED sertifikalı ticari ofis projesi, ilk BREEAM post construction sertifikalı projesi, ilk LEED sertifikalı mevcut binasının danışmanlığını biz yaptık.
Söz konusu yeşil bina sertifikaları projelere neler kattı?
Bina yatırımcısı açısından farklı, bina kullanıcıları açısından farklı, toplum ve çevre açısından farklı katkıları vardır. Yatırımcıya daha düşük işletme giderlerine sahip, orta vadede daha çok gayrimenkul kıymet getirisine sahip olacak ve ticari anlamda rakip projelere karşı rekabet avantajına sahip bir proje olmasını sağlar. Aynı zamanda, kurumsal anlamda yatırımcı firmanın marka imajına ve itibarına pozitif katkı sağlar. Bina kullanıcıları açısından daha sağlıklı ortamda çalışma veya yaşama imkanı sağlarken daha düşük enerji, su, vb. işletme giderlerine sahip bir gayrimenkule sahip olma imkanı sağlar. Toplum ve çevre açısından değerlendirildiğinde daha düşük enerji talebi, daha fazla yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha düşük sera gazı emisyonu, daha düşük küresel ısınma potansiyeline sahip olma manasına gelmektedir. İlaveten, daha az oranda atık çıkması, daha az kaynak israfı ve daha verimli oranda kaynak kullanımı dünyamızın kısıtlı kaynaklarını sürdürülebilir şekilde kullanmamıza olanak tanır. Sonuç olarak, yeşil bina entegre bir yaşam kalitesi sunar denilebilir. Tüm çevresel faktörlerin birbirleriyle bağlantılı olarak yönetildiği bir uygulama biçimidir.
Çevreci tasarımlara yatırımcı, müteahhit ve özellikle mimarların yaklaşımları nasıl?
Yatırımcılar ya da proje geliştiriciler süreç içerisindeki doğal olarak en önemli karar vericiler. Çevreci bir yaklaşıma sahip olan ve konuyu enine boyuna araştırıp özümsemiş yatırımcılar için süreç çok basit ve yatırımcının bu yaklaşımı projenin tüm paydaşlarına kolaylıkla sirayet edebiliyor. Böyle bir yatırımcı zaten mimar ve müteahhit seçiminde çevreci yaklaşımı ön planda tutanları tercih ettiği için süreç göreceli dirençsiz işleyebiliyor. Fakat, çevreci yaklaşım konusunda henüz net olmayan yatırımcılar için ikna süreci içerisinde mimarlar yönlendirme anlamında çok önemli bir role sahipler. Mimarların bu konudaki bilinç seviyesi ve konuya tüm yönleriyle hakimiyeti sektörün genel görünümü ile paralel denilebilir. Dolayısıyla, bu konuda Altensis gibi danışman firmaların sürece dahil olması karar verme süreçlerinde ve uygulamalarda doğru veriye ulaşma anlamında önemli bir destek sağlıyor. Böylelikle, konuya sadece mimarı açıdan değil; mekanik, elektrik, peyzaj, altyapı gibi birçok disiplini içinde barındıran çok boyutlu bir açıdan yaklaşma ve değerlendirme imkanı oluyor.
Boytorun Mimarlık tarafından Arnavutköy’de tasarlanan Durusu Milltown projesi bölgenin konut, ticaret ve kamusal alan ihtiyaçlarını karşılama hedefiyle hayata geçiriliyor. Kişi başına düşen sosyal ala...
Devamını Gör...
Özer Ürger Mimarlık tarafından tasarlanan Güngören Gösteri Merkezi (GGM) ve Kent Parkı projesi, yapı ile çevresi arasında kurulan güçlü bağlar sayesinde İstanbul’un en yoğun nüfuslu bölgelerinden biri...
Devamını Gör...
Ulusal ve uluslararası ölçekte atlı spor kulüplerine imza atan Equine Design Studio, Şile’de uluslararası yarış standartlarına uygun niteliklerde özel bir binicilik merkezi tasarladı
Devamını Gör...