Bugün Bergama’da birbirinden farklı iki imge bir arada bulunuyor. Biri, büyük bölümü Berlin müzesinde sergilenen Pergamon tapınağının da içinde bulunduğu Pergamon antik kenti... M.Ö. 3.-1. yüzyıllar arası bölgede hüküm sürmüş Pergamon Krallığına başkentlik yapmış olan akropol, köklü bir medeniyet üzerine inşa edilmiş bir kent kültürünün fiziksel tezahürünü sunuyor. Yönetimsel, dinsel, kültürel ve ticari işlevlerin biraraya geldiği bu yerleşimde kendi geometrik varoluşundan taviz vermeyen yapılar eklemlenerek yanyana gelirken, bu yapılar arasında kalan boşluklarda zengin kamusal alanlar oluşuyor. Antik tiyatronun günümüz için bile hayli cesametli olan ölçeği, kentteki sosyal ve kültürel yaşam hakkında fikir veriyor. Güçlü yapı grameri ve anıtsal duruşu ile antik kent, bugün bile hayranlık uyandırmaya devam ediyor.
Cumhuriyet Caddesi’ndeki ticari birimler cadde boyunca devam eden cephe hizasını tutmak üzere bir adım geri çekilerek önünde gölgelikli bir arkad yaratıyor. Bu arkad, alanı üç yandan kuşatarak içeride avluyu andıran bir iç mekan oluşmasını sağlıyor. Çift taraflı çalışan dükkanlar avlu içindeki yaşama canlılık getiriyor. Avlu içine yerleşen üç büyük kütle, kütüphane, sinemalar ve tiyatroyu içinde barındırarak kültürel etkinliklerin yoğunlaştığı mekanları oluşturuyor. Arkadın içinden yükselerek caddeden görünür hale gelen bu kütleler, güçlü geometrileri ile barındırdıkları işlevleri temsil ederken, aralarında kalan boşluklar ile kamusal kullanıma açık zengin mekanlar ortaya çıkarıyor.
Yolun karşısındaki park, iyi kullanılan bir kamusal alan; kentin zemin seviyesinden yüksekte bulunan bu park, yeşillendirilmiş bir köprü ile açık hava sineması ve fuayelerin olduğu üst kota bağlanıp, buradan iç avluya iniyor. Köprünün altında oluşan arkad, korunaklı bir yürüyüş yolu yaratarak iki caddeyi zemin kotta da birbirine bağlıyor. Otoparkı sınırlayan duvarla ana kütleler arasında oluşan pasaj, enformasyon-iletişim duvarı ve sergi yolu olarak kullanılırken caddeleri birbirine bağlayan alternatif bir geçiş yaratıyor. Avludaki kafeler ve oturma alanları, kütüphane, sinema ve çok amaçlı salonun dış fuayesi olarak, Bergama’daki gündelik hayatı zenginleştirme potansiyeli taşıyor. Bergama Kültür Merkezi bu nitelikleriyle, kentli ile ilişki kuramayan kanıksanmış ‘kültür merkezi’ imgesini kırıp kendini Bergamalı yapıyor.
Boytorun Mimarlık tarafından Arnavutköy’de tasarlanan Durusu Milltown projesi bölgenin konut, ticaret ve kamusal alan ihtiyaçlarını karşılama hedefiyle hayata geçiriliyor. Kişi başına düşen sosyal ala...
Devamını Gör...
Özer Ürger Mimarlık tarafından tasarlanan Güngören Gösteri Merkezi (GGM) ve Kent Parkı projesi, yapı ile çevresi arasında kurulan güçlü bağlar sayesinde İstanbul’un en yoğun nüfuslu bölgelerinden biri...
Devamını Gör...
Ulusal ve uluslararası ölçekte atlı spor kulüplerine imza atan Equine Design Studio, Şile’de uluslararası yarış standartlarına uygun niteliklerde özel bir binicilik merkezi tasarladı
Devamını Gör...