Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Nail Olpak, Sektör Kurulları ve İş Geliştirme Komisyonu organizasyonuyla gerçekleştirilen Bölgesel İş Geliştirme Toplantısı açılışında yaptığı konuşmasında,” 10 uygarlığa ev sahipliği yapmış 2 milyonu aşkın nüfusuyla Adana, sadece kebabıyla, şalgamıyla, narenciyesi, şairleri ve yazarlarıyla gündemde değildir. 160 ülkeye de ihracat yapan ticaret hacmiyle de gündemde olan kentimizdir” dedi.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Nail Olpak, Sektör Kurulları ve İş Geliştirme Komisyonu organizasyonuyla gerçekleştirilen Bölgesel İş Geliştirme Toplantısı açılışında yaptığı konuşmasında,” 10 uygarlığa ev sahipliği yapmış 2 milyonu aşkın nüfusuyla Adana, sadece kebabıyla, şalgamıyla, narenciyesi, şairleri ve yazarlarıyla gündemde değildir. 160 ülkeye de ihracat yapan ticaret hacmiyle de gündemde olan kentimizdir” dedi. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Sektör Kurulları ve İş Geliştirme Komisyonu organizasyonuyla gerçekleştirilen Bölgesel İş Geliştirme Toplantılarından üçüncüsü, MÜSİAD Adana şubesinin ev sahipliğinde Adana’da yapıldı. MÜSİAD üyesi firmaların ve Irak’lı iş adamlarının yoğun ilgi gösterdiği toplantıda protokol konuşması yapan MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak sözlerine geçtiğimiz günlerde yaşanan ikinci uçak kazasında hayatını kaybeden 2 şehit pilotumuza Allah'tan rahmet, ailelerine ve Türk Silahlı Kuvvetlerine ve milletimize sabırlar dileyerek başladı.

Adana’daki organizasyonda; kalkınma, gelişme ve büyüme kavramlarının kuvveden fiile geçmesinin önemli adımlarından birini daha gerçekleştirildiğini ifade eden Olpak, ”MÜSİAD ailesi olarak, sadece toplantılar yapan, strateji geliştiren bir dernek değiliz. Yaptığımız tüm toplantı ve çalıştayların, hazırladığımız raporların, teoride kalmayıp pratiğe de aksedebilmesi için gayret sarf ediyoruz” dedi.

Genel Başkan Olpak Açıklamalarına şu şekilde devam etti: “Geçen hafta sonu, B20 Türkiye yürütme Kurulu olarak, Sayın Babacan ile birlikte Cidde'de gerçekleştirdiğimiz uluslararası toplantının ardından, Pazartesi günü, Sinop’ta hayırlı bir adım daha attık. Açık Cezaevi’nde, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdik. MÜSİAD koordinatörlüğünde, bir cezaevi içinde, özel sektörün, hükümlülere yönelik bir yatırım yapması sağlandı. Üyemiz Taha Tekstil, Daniel Bessi markasıyla, 1 Milyon $ yatırımla, 300 hükümlünün çalıştığı bir gömlek fabrikası kurdu.

 

Aynı hafta ortasında, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi’nin, çalışmalarımız sebebiyle lütfedip şahsıma verdiği Fahri Doktorayı, MÜSİAD Ailesi adına aldım. Hafta sonu, Ashab-ı Kehf’in diyarı Mersin'de, hem SAMEKS verilerimizi açıkladık, hem de Başkanlar toplantımızı gerçekleştirdik.”

‘Özel Eğitime İhtiyacı Olan Öğrencilere Staj İmkanı Sağladık’

“2 gün önce, yine Türkiye'de bir ilk olarak, Milli Eğitim Bakanlığımız ile, Özel Eğitime İhtiyacı Olan Öğrencilere Staj protokolü imzaladık. Böylece, üyelerimiz bu yavrularımıza staj imkanı sağlayacak. Özel ilgi, eğitim ve şefkate muhtaç olan bu çocuklar hepimizin ve bize Allah’ın emanetidir. Staj projemiz ile, ekonomi ve sosyal sorumluluk projelerinin kol kola yürümesini sağlayacağız, elbette sizlerin sahip çıkmasıyla. Ahiliğin 7 ilkesinden ilki olan ‘Cimrilik kapısının kapanıp; yardımseverlik ve dayanışmacılık kapısının açılmasına’ güzel bir örnek olarak.” 10 uygarlığa ev sahipliği yapmış 2 milyonu aşkın nüfusuyla Adana, sadece kebabıyla, şalgamıyla, narenciyesi, şairleri ve yazarlarıyla gündemde değildir. 160 ülkeye de ihracat yapan ticaret hacmiyle de gündemde olan kentimizdir.

‘Dünyanın En Zengin Yüzde 1’i Küresel Servetin Yüzde 48’ine Sahip’

Küresel zenginliğin, varlıklı ama küçük bir elit grubun elinde yoğunlaştığını belirten Credit Suisse raporuna göre, 2014 yılında, dünyanın en zengin %1’i, toplam küresel servetin %48’ine sahip olarak, kalan %99’una yalnızca %52’sini bırakmıştır. En zengin %20’nin, dünyanın geri kalan %80’ine bıraktığı servetse, küresel servetin %5,5 idir. Bu yüzden, bölgesel iş geliştirme toplantıları çok önemlidir. Bu tabloları değiştirecek olan, bu organizasyonlardır. Böyle bir dünyada, 2014 ihracatımız %3,9 artarak 157,7 milyar $, ithalatımız ise %3,7 azalarak 242,2 milyar $ olmuştu. Ev sahibimiz Adana da, en çok ihracat yapan iller listesinde 1,9 milyar$ ihracat ile on birinci sırada yer almıştır. ABD $'nın, tüm dünya para birimleri karşısında değer kazanmasına bağlı, bir miktarda siyasi hesaplaşmalara bağlı manipülatif hareketler sonucu yaşadığımız kur değişimlerinin olumsuz etkisinin sonunda, 2015 Ocak ihracatı, %0,6 azalarak 12,3 milyar $, ithalatı %13,7 azalarak 16,6 milyar $ oldu. Bu noktada, 2015 yılında daha fazla gayrete, daha dikkatli olmaya, daha seçici ve aktif politikalar izlemeye ihtiyacımız olduğunu ifade etmek istiyorum.

Adana Şube Başkanı Suat Yahşi açılış konuşmasında” kıymetli katılımcılar herkesin malumu artık Türkiye üretmeyi öğrendi. Son 20 – 30 yıldır gözle görülür gelişmeler oldu. Artık Türkiye çok farklı sektörlerde çok farklı ürünleri üretmeyi ziyadesiyle başarabilir ama hala pazarlama konusunda eksiklerimiz var. Yine böyle bir tecrübe paylaşımı programında fikirlerine çok önem verdiğimiz kamil yaşlardaki bir iş adamımız köy meydanında yumurta satılmaz dedi. Evet satılmaz; yumurtanız varsa kasabaya getirin, şehre getirin ki o yumurtanızı alıcısına ulaştıranız bilesiniz. Artık köy ve kent ayrımı kalmadı, işlerde büyüdü bu işlerin en güzel yapılacağı yerler fuarlar oldu. Bu fuarların bir minyatürünü MÜSİAD içerisinde hem kendimizi hem firmamızı hemde ürünümüzü tanıtmak adına Bölgesel İş Gelişim programları yapıyoruz. İnşallah bugün burada sizlerin katılımıyla gerçekleştireceğiz” dedi.

MÜSİAD Sektör Kurulları ve İş Geliştirme Komisyonu Başkanı Ali Pınar Topdaş konuşmasında ” Toplantımız, üyeler arası ticari ilişkilerin gelişmesi, üyelerimizin ticari taleplerinin artması, yeni iş bağlantılarının yapılması ve firmalarımızı tanımak amacıyla Sektör Kurullarının İş Geliştirme Komisyonu tarafından organize edilmiştir. Her geçen gün üye sayısı artan ve faaliyet alanı gelişen sektör kurullarının iş geliştirme komisyonu olarak ‘Sürekli Gelişim Sürekli Başarı’ sloganıyla gerçekleştireceğimiz bölgesel iş geliştirme toplantımız, özellikle Çukurova bölgesinden Türkiye’nin dört bir yanından katılım sağlayan şube, temsilcilik ve temsilcilerimizin şehirlerinden bin 650 üye firmamızın,bin 500 metre karelik alanda 120 stant da bölgesel iş görüşmeleri yapacaktır. Yüz yıllardır doğu ile batı arasında ticaret yolları arasında bulunan Adana bölgesel iş yapmanın hem kendine hem bölgesine kazandırdığı kazanımlarla gelişmenin en güzel örneğidir” diye konuştu.

 

Adana valisi Mustafa “Adana önemli bir şehir. Türkiyenin 2023 hdeflerne ulaşma noktasında, bölgesel gelişmelerin önemi herkesçe malum. Çukurova bölgesi olarak belli hedeflere ulaşmak noktasın da hep beraber, çok daha iyi noktalarda olmamamız gerekir İnşallah bu toplantı bu hedeflere de katkıda bulunur” şeklinde konuştu

 

SİNPAŞ GYO Yönetim Kurulu Başkanı Avni Çelik Tecrübelerini Paylaştı

Bölgesel İş Geliştirme Toplantısı açılış programının ardından SİNPAŞ GYO Yönetim Kurulu Başkanı Avni ÇELİK programa katılanlarla tecrübe paylaşımında bulundu. İtibarlı ve güvenilir bir işadamı olmanın kolay olmadığını vurgulayan Avni Özçelik, çocukluğundan günümüze kadar geçirdiği süreci katılımcılarla paylaştı. SİNPAŞ GYO Yönetim Kurulu Başkanı Avni ÇELİK, SİNPAŞ’ın hikayesini şu şekilde anlattı. “ O günlerde Türkiye de turistik yatak kapasitesi 50 bindi. Yazlık motivasyonu vardı, herkes yazlık alıyordu. Kamu yazlıklara yatırım yapıyordu. SİNPAŞ’ı kurmaya karar verdik ve kurduk. Sahil İnşaat …. Vs. gerçi artık profilimiz tamamen değişti. Zamanla çok büyük işler yaptık ve hemen sattık. Abim de ortağım oldu, ben ne zaman bir şey yapmaya çalışsam abim karşı çıkıyordu. Askere gidene kadar fikirleri biraz yumuşadı. Bir proje söylediğimde Tuncay abim; İran – Irak savaşıyor, Suriye karışık, Rusya’nın ülkemiz üzerinde emelleri var , Yunanistan Meriç’ten girecek ama sen bilirsin dedi. 35 yaşında askere gittim sonra baktık ki Ankara bize dar geliyor. Ben İstanbul’a geldim Erenköy’e yerleştim. Tuncay abim aldığım işlere gene aynı seramonik yaklaşımda bulundu. ihale bitiyordu belgeler gelmiyordu. Bir ramazan akşamı abimle oturup manevi bir konuşma yaparak yollarımızı ayırdık. Bu yol ayrımından sonra yeğenlerimi memleketten İstanbul’a getirdim. İlk olarak biz akdimize bağlı olacağız söylediğimizi yazacak yazdığımızı imzalayacağım. İmzaladığımızı yapacağız dedik ve akdimize sahip çıktık. İtibar sermayemiz oldu. Bu temel ilkeler etrafında bir gayrimenkul ilkeleri belirledik. Meslela biz Bağdat caddesinde gayrimenkul oluşturmacağız çünkü orası en üst seviyedir. Bunun üstüne bir katma değer katamazdık bunun için daha mütevazi yerlerde projeler geliştirdik.

Finansal açıdan ilk imtihanımızı bir tomruk ithalatı yaparak gerçekleştirdik. Tamda Recep Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanı adayı olma dönemiydi. İstanbul’da konut yapma furyası var herkes gecekondu yapıyor, seçimle gelen yerel yönetimlerin bu evlere karışmayacağı kanısı vardı. Amerika’dan tomruk getirdik, kriz oldu, tomruk ithalatçılarının hepsi havlu attı. O dönem çalıştığımız bankaya gittim dedim ki ben bu borcu ödeyemeyeceğim ama 1 yıl sonra öderim dedim. Tomrukları aldık depoladık, 1 yıl sonra hedeflediğimiz yüzde 30 kadarı kar ettik. 1 yıl sonra bankaya borcumuzu ödedik. İtibar sermayemiz bu sayede arttı. Gayri menkul sektöründen başka sektörlere de girmek istiyorduk. Hazır Tuncay abimde yoktu. Daha sonra asansör fabrikası işine girdik ve diğer bazı sektörlerden çekilmek zorunda kaldık. Bir hac ziyareti dönüşünde valizleri alırken samimi olduğum arkadaşım bana sataştı sen benim neden seramikleri kullanmıyorsun dedi. Bir tur attık sonra dedi ki sen neden banim fabrikayı almıyorsun dedi. Düşündük taşındık ve hac yolculuğu bitmeden fabrikayı satın aldık ve anlaştık. Ne zaman vurulduğumuz değil ne zaman düştüğümüz önemli, bunu işletmeye uygulayacak olursak, büyümeden korkmaya başlamıştık, önemli olan ne zaman düşeceğimizdir.

Bir dönem İran’la temasımız oldu. İran İskan Bakanı bizi İran’a davet etti. Yönetim kurulu başkanımızı ben oraya yolladım, İrana baktı geldi. Dedi ki patron ben onlarla 1967 yılında protokol imzaladık gerçekleşmesi 1992 yılını buldu. Dünyada ilk 5 mimardan biriyle Haydarpaşa garı projesini çalıştık bir öğlen yemeğine beni evine davet etti. Bana kitaplığından Sinan kitabini çıkardı gösterdi ve dedi ki bununla ne kadar övünseniz azdır dedi. Yetinmedik geri döndüğümde 6 yıllık bir çalışmayla sayın Cumhurbaşkanımızın önsözüyle bu yıl yayınladık.”

2 Yıl Sonra Aktif Görevlerimi Devredeceğim

“Maden sektörlerindeki yatırımlarınıza devam edecek misiniz, Türkiye’nin farklı bölgelerinde projeler yapıyorsunuz, Diyarbakır’a bir projeniz var mı?” sorusuna Avni Çelik,”Maden sektörleri yatırımlarımızın başında yeğenim var onunla iletişime geçerseniz yeni yatırımları düşünürüz. Allah nasip ederse gideceğimiz ebedi yolculuğa hazırlanmak ve valizlerimi hazırlamak, ebedi dünyaya Cenabıhak nasip ettiyse yüz akıyla gitmek için biraz hazırlık yapmak üzere 2 yıl sonra aktif görevlerimi onarla devredeceğim. Akıllarına yatarsa büyük öncelikle karar onlarındır kabul ederlerse yatırım yaparlar. Diyarbakır’da da bulunak isteriz, Gaziantep’te deki işler devam ediyor gene denizli ve diğer illerde işler devam ediyor. İş yoğunluğumuz çok fazla belki 1.5 yıl sonrası için düşünülür. Yeni planlamayı arkadaşlar yapacak bize tekliflerle gelebilirsiniz.

Başarı İçin İtibar Sermayesi Önemlidir

Bir katılımcının, ‘Başarılı bir iş adamı olarak sizin için başarının ölçüsü nedir?’ sorusuna Çelik, “Başarı kriteri herkesi için farklıdır. Benim tecrübelerime göre yıkarak gitmek yerine yaparak gitmek lazımdır. Kazanarak gitmek lazım yıkarak değil. Bazen küçük kayıplar veririsiniz gelecek adına size büyük katkılar sağlar. Yeni başlayanlar ve benim için itibar sermayesi önemlidir.”

Siyasetteki Ayrışma Kent Yerleşkesindeki Ayrışmayı Beraberinde Getiriyor

“Endülüs medeniyeti ve mimarisi, Selçuklu devleti ve mimarisi, Osmanlı devleti ve mimarisi açısından bakıldığında biz insan yüzlü şehirler kurabiliyor muyuz?” sorusuna Avni Çelik, ”Kenet bir toplumun kültürünü yansıtır. Nasıl yaşıyorsanız öyle bir kent dokusu oluşur. Buda mimariye yansır. Venediklerin mesela Sanmarko meydanını inşa ederken kültürlerinde bulunan deniz aşırı ticareti kentlerine yansıtmıştır. Osmanlı kent yapısına bakıyorsunuz. Bir manevi atmosfer vardır. Hiçbir kentinde zengin mahallesi, fakir mahallesi ayrımı yoktur, zenginle fakir iç içe yaşamaktadır. Böylece bir toplumsal dayanışma gelir dağılımına bağlı bir farkındalık oluşmuştur. Cumhuriyet dönemi başlar başlamaz biz bir şey yapmışız o kültür mirasını reddetmişiz, yeni bir kültür inşa etmeye çalışmışız. Bu kültür toplumun her katmanında aynı oranda kabul görmemiş. Kabul gören toplum tabakalarıyla kabul görmeyenler arasında bir çatışma oluşmuş. Belki bugün siyasi atmosferdeki bu yüzde elli elli parçalanma o cumhuriyet dönemi boyunca inşa edilecek olan kültür dünyamızın bir yansıması olarak bakmak gerekir. Bu yansımayla gettolar oluşmuş Bugün İstanbul’da da, Ankara’da da, Adana’da da tahmin ediyorum zengin mahalleleri, fakir mahalleleri ayrı ayrıdır. Eğitimle toplum katmaları arsında bu farkı yok edersek bunlarda mimariye yansıyacaktır, soruya doğru cevap vermek gerekirse siyasetteki ayrışma kent yerleşkesindeki ayrışmayı da beraberinde getiriyor. Bu yönden kentlerimizin sağlıklı olduğunu söylemek doğru değil.

7 Haziran Seçimlerinde Türkiye İstikrarı Satın Aldı

Bir katılımcının “Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durumu bir ekonomik kriz olarak değerlendirebilir miyiz, yaklaşık 10 yılda bir gelen krizden bir tanesi olarak görmek gerekir mi n görünüz nedir? ” sorusuna Çelik,”Dünyada şöyle bir coğrafya var mı? Ben size sorayım; Suriye’de savaş var, Irak bölünmüş, İran’da dünya’nın ambargosu var. Doğuda; Azerbaycan, Ermenistan,Gürcistan ekseninde kavgalar var. Kuzeyimizde bizim ihracat yaptığımız Ukrayna’da bir savaş, kargaşa var, batımızda Yunanistan’da savaştan beter bir durum var. Bu bölgenin içine baktığımızda Türkiye’de bir kriz olduğunu söylemek çok zor. Genç nüfusumuz var sizler çalışmak istiyoruz. Batıya gittiğimizde diyorlar ki; siz Türkler çok gelişirsizin neden, çünkü sizler çalışmak istiyorsunuz diyorlar. Bir Almanya, cuma gün öğleden sonra pazartesi öğlene kadar kapalı, çalışmıyor. Bu ülkenin insanı cumartesi - pazar dinlenmeden çalışıyor. Türkiye son 13. yılına girerken bir istikrar gösteriyor. Bir yabancı fon yöneticisinin söylediğine göre 7 Haziranda yapılacak seçimlerde Türkiye istikrarının değişmeyeceğini belirtiyor. Yani piyasa 7 Hazirandaki seçimlerde istikrarı satın aldı, etkisi yok anlamında. Gene de dikkatli olmalıyız, dinamik olmalıyız, bir krizde beklememeliyiz.