ANBA Yayın Grubu kurucusu ve İnşaat Platformu sözcüsü Mahmut Kılınç: “Dünya şehirleri hızla büyürken, yoğun kentleşme de devam ediyor. Bu noktadan baktığımızda dünyada, şehirlerin akıllı altyapı yatırımlarıyla hayata geçirilmesi noktasında özel bir gayret olduğunu görüyoruz. Bu konuda çeşitli rakamları sizinle paylaşacak olursam, OECD rakamlarına göre dünyanın altyapı yatırım ihtiyacı 2030 yılına kadar en az 70 trilyon dolar olarak tahmin ediliyor. Bazı kaynaklara göre ise bu rakam 90 trilyon dolar. Yani her yıl ortalama 6 trilyon dolarlık yatırım yapılması anlamına geliyor. Tabir-i caizse dünyanın önemli kentlerinde, şehir planlamacılar ve belediyelerin ‘akıllı kentler’ kurulması için tempolu bir çalışma içinde olduğunu söylemek mümkün” diye konuştu.
“Dünya akıllı şehirlere yönelirken, İstanbul büyük bir kaosun içinde”
Açıklamalarını sürdüren Kılınç: “Dünya şehirleri böylesi bir gelişimin içindeyken İstanbul’un ise büyük bir kaosun içinde olduğunu görmek üzüntü verici. Plansız kentleşme, çarpık ve yoğun yapılaşma, altyapı eksikliği, ulaşım sorunları, artan göçler bu kaosu günden güne arttırıyor. Ülkemizde planlı yapılaşma politikası olmadığı için, gecekondulaşma ve çarpık kentleşme ileri boyutlara ulaşmıştır. Ülkemizde, yapılar standartların çok altında, statik hesaplardan uzak, insanların barınma ihtiyacına dahi cevap veremeyen tehdit unsuru niteliğindedir. Türkiye’de böyle bir tablo varken, maalesef ki 14 milyon adet sağlıksız yapı olduğu 2012 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından tespit edilmiştir. Acil olarak yıkılması gereken konut adedi ise 6.5 milyondur. Kentsel dönüşüm kapsamında belirlenen bu veriler ışığında İstanbul’un Avcılar, Zeytinburnu, Ümraniye, Pendik ilçeleri başta olmak üzere çalışmalara başlanmıştır. Bu konuda uluslararası gayrimenkul danışmanlık şirketi Cushman&Wakefield’in yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’de 20 yılda ortalama 6.7 milyon konutun yenilenmesi için yaklaşık 884 milyar TL harcanması gerekmektedir. Bu da, yılda ortalama 23 milyar dolarlık kaynak ihtiyacı anlamına gelmektedir” dedi.
“İstanbul’daki sağlıksız yapılaşma insanların barınma ihtiyacına dahi cevap veremiyor”
Kılınç: “Bu sorunların çözüm yollarından biri olarak uygulamaya alınan kentsel dönüşüm ise, ülkemiz adına büyük önem taşımasına rağmen, bazı noktalarda amacından uzaklaşmış bulunuyor. Kentsel dönüşümün, başarılı birkaç örneği dışında binaların yıkılp – yeniden yapılması olarak algılanması kentimiz için büyük kayıptır. Kentsel dönüşüm; kentin, insan yaşamına en uygun hale getirilmesi, sağlıklı, çağdaş ve planlı yaşam alanların kurulması bilinciyle hayata geçirilmelidir. Bina tek tek yıkıp, yenisini yaparak bu iş başarıya ulaşamaz. Devletin bu konuda yaptırıma gitmesi, yatırımcıların ve müteahhitlerin bu bilince ulaşması ve vatandaşların buna katkı sağlaması gerekiyor. Topyekün bir bilinç ile hareket edilmeli yatırımcı/müteahhit/vatandaş dahil herkes rant zihniyetinden vazgeçmeli, toplumun tüm kesimleri buna katkı sağlamalıdır. Bina değil, ada bazında dönüşümler sağlanmalıdır. Bu işin çözümü eğitim, dini, sağlık, spor ve sosyal alanlarıyla birlikte planlanmış, çevre düzenlemeleri yapılmış, akıllı altyapı yatırımları ile desteklenmiş projelerle sağlanabilir” dedi.
“Devlet ada bazında kentsel dönüşeme teşvik etmeli”
Sözlerini sürdüren Kılınç: “6.5 milyon konut çok ciddi bir rakama işaret ediyor. Bunun için rant ekonomisinin işlediği Bağdat Caddesi, Kadıköy gibi lüks semtlerin yerine sağlıksız yapılaşmanın ileri boyutta olduğu Bağcılar, Zeytinburnu, Gaziosmanpaşa, Bayrampaşa, Küçükçekmece, Esenyurt gibi bölgelere ağırlık verilmelidir. Bağdat Caddesi veya Kadıköy’de yapılmamalı demiyoruz ancak, deprem faktörünü de dikkate alınca sağlıksız, yoğun ve kaçak yapılaşmanın söz konusu olduğu bu ilçelerin öncelik taşıması gerektiği çok açık ortadadır. Devlet bu bölgelerde, müteahhitleri ve hak sahiplerini mutlaka ada bazında kentsel dönüşüme teşvik etmelidir” dedi.
“100 bin konut mağduru var”
“Konutzede” olarak tanımlanan mağdurlara dair de görüşlerini açıklayan Kılınç: “İstanbul’da Esenyurt ve Bayrampaşa ilçelerinde 50 binin üzerinde konut mağduru olduğunu tahmin ediyoruz. Diğer ilçeleri de dahil ettiğimizde bu rakamın 100 bine ulaştığını söylemek mümkün. Bu sorunun önüne geçilmesi için müteahhitlik sistemine düzenleme getirilmelidir. Hep vurguladığım üzere ‘müteahhitlik yasası / inşaat yasası’ oldukça önem taşımaktadır. Ruhsat verilirken titiz çalışılmalıdır. Bu noktada kamu, vatandaşları mağdur etmeyen bir misyon üstlenmelidir. İnşaatların bitirilmesiyle ilgili sigorta ve bankacılık sisteminin acilen devreye girmesi gerekir. Projeler ruhsat aşamasında, tabir-i caizse yap-boz tahtası zihniyetinden kurtarılmalı, kanunların net olması şarttır. Devlet bu düzenlemeleri hayata geçirdiği taktirde, inşaat sektörünün en önemli sorunları çözüme kavuşturulmuş olacaktır” diye konuştu.
“Bardağın dolu tarafı mimari alanda kaydedilen ilerlemedir”
Sözlerini mimari yapılarla sonlandıran Kılınç: “Tüm bu olumsuz tabloya karşın bardağın dolu tarafı, bizleri sevindiren nokta ise son yıllarda mimari alanda kaydedilen ilerlemedir. İnsanların konforunun düşünüldüğü, sosyal - spor alanlarıyla birlikte tasarlanan ve en önemlisi de enerji tasarrufu sağlayan ekolojik bina yaklaşımına yönelik ilginin artması ülkemiz ve inşaat sektörü adına büyük bir gelişimdir” dedi.
Kayaşehir'de Yeni Bir Yaşamın Kapısı Aralanıyor. Luxera Nevbahar Life
Devamını Gör...
Yıllar Geçse de Eskimeyecek Bir Proje Karmar Sakura
Devamını Gör...