Ülkemiz bir süredir siyasi ve ekonomik gündemle çalkalanmaya devam ederken, dünya da sürdürülebilir yaşam ve kentler adına farklı konular ön plana çıkıyor. İşte bunlardan birisi, Londra Belediyesinin Belediye Başkanı Sadiq Khan önderliğinde geliştirmiş olduğu Londra Çevre Stratejisi Dokumanı(London Environment Strategy) İşte bunlardan birisi, Londra Belediyesinin Belediye Başkanı Sadiq Khan önderliğinde geliştirmiş olduğu Londra Çevre Stratejisi Dokumanı(London Environment Strategy)
Bu aslında bir tür Eylem planı olarak hazırlanmış ve final taslağı kamuoyunun görüşüne sunulmuş. İlgili Strateji Planı dahilinde İngiltere’nin başkenti Londra’nın 2050 Çevre hedefleri için bir vizyon ortaya konulmuş. Bu kapsamda üzerine odaklanan ana konular, havanın kirliliğinin azaltılması, yeşil alanların arttırılması, atık yönetimi ve iklim değişikliğine yönelik olumsuz etkilerin azaltılması.
Bu yönde ortaya konulan hedefler oldukça iddialı. Mesela, 2050 yılına gelindiğinde Londra’nın sıfır karbon salımına sahip bir şehir olması ve en az % 50 yeşil alana sahip olması hedeflenmiş. Enerji verimli binalar, temiz ulaştırma sistemleri, yenilenebilir enerji kullanımının artması ve geri dönüşümün teşvik edilmesi bu yönde uygulanacak stratejilerden önde gelenleri.
Bu stratejiiin final taslağının oluşturulmasında, çeşitli etkinliklerde binlerce Londra sakini ve paydaşın görüşleri alınmış. Son haline gelen bu taslağın içerdiği konular genel hatlarıyla şöyle özetlenebilir:
· Öncelikle şehir merkezinde ulaşım kaynaklı emisyonların (NOx; CO2) ve dolayısıyla hava kirliliğinin azaltılması için sadece sıfır emisyonlu araçların girebileceği Sıfır emisyon alanları /Zero- Emission Zones) planlanmış. Bu sayede özellikle elektrikli araçların teşvik edilmesi öngörülüyor. Bu kapsamda Londra’nın 2025 yılına gelindiğinde, Dünya Sağlık Örgütünün belirlemiş olduğu Hava Kalitesi koşullarını sağlaması hedefleniyor.
· Londra’nın mevcut park alanlarının ve yeşil alanlarının arttırılarak, 2019 yazında Dünya’nın ilk Ulusal Park Şehir Haline gelmesi hedeflenmiş. Bu sayede ;
o Şehir sakinlerinin doğayla sürekli etkileşim içinde olması,
o Parklar ve Yeşil alanların şehrin ayrılmaz bir parçası haline gelmesi ve binaların bu dokulara uyum sağlayacak şekilde inşaa edilmesi,
o Bioçeşitliliğin artması ve yeni neslin doğal hayatı keşfedebilecekleri ortamlara sahip olması
o Tüm şehrin Bisiklet ve yürüyüş imkanlarının olduğu, doğal ve yeşil ortamlara sahip olan adeta koca bir park haline gelmesi isteniyo
Yine bir başka rekabetçi hedef olarak, kişi başına yemek atığı oranının 2030’ a gelindiğinde % 50 oranın azaltılması bekleniyor
· Londra'nın solar kapasitesinin 20 katına çıkarılması ve 2030 yılına kadar 1 GW, 2050 yılına gelindiğinde ise 2 GW güneş panelinin kurulmuş olması hedeflenmekte. Bu sayede temiz enerji sistemleri ön plana çıkarılmış.
· Karbon bütçeleri oluşturularak Şehir ölçeğinde karbon salımlarının gelecek 15 yılda azaltılması hedefleniyor. Bu kapsamda 2018-2022 arasında Karbon emisyonu miktraında 1990 seviyesine göre %40 lık bir azaltma hedeflenmiş. Bu aynı zamanda Paris İklim anlaşmasında yer alan 1.5 derecelik limitle de uyumlu bir hedef.
· Sürdürülebilir altyapılar kurularak, özellikle nehir ve sulak alanların kirlenmesinin önüne geçilmesi hedeflenmiş.
· Konunun siyasi ayağında ise, merkezi hükümetten, Londra Belediyesinin enerji verimliliği, temiz enerji sistemleri ve geri dönüşüme yönelik uygulamalarının desteklenmesi ve belediye başkanlığına bu konularda limitler koyabilmesi için yetki verilmesi talep edilmekte.
Ayrıca tüm bunlara ek olarak Londra Belediyesi, daha ekonomik ve yeşil enerjiye ulaşımın önünü açmak adına tamamen Londralıların yararına çalışacak bir Enerji Tedarik firması kurma çalışmalarına başlamış.
Londra örneğinden yola çıkarak, Ülkemizde ve özellikle İstanbul’da neler yapılabileceğine gelirsek, Artık hepimizin bildiği üzere, Mayıs 2012 de yayınlanan 6306 nolu kanunla başlayan Kentsel Dönüşüm Sürecinde, İlk başta öngörülen 2023 yılına kadar Yaklaşık 7.000.000 Konutun dönüştürülmesi hedefinin oldukça gerisindeyiz. Bu süreçte , özellikle imarla ilgili sorunlar sebebiyle, Kentsel dönüşüm sonucunda ortaya çıkacak yeni bölgelerin, sosyal ve çevresel etkileri maalesef hiç hesaba katılmıyor. Yerel ve merkezi yönetimlerde bu yönde iyi niyetli çabalar zaman zaman gösterilse de, daha büyük ve elzem konular arasında ciddi bir yer bulamamaktadır.
Bu kapsamda çok geç olmadan, Londra örneğinde görüldüğü üzere hemen bir Çevre Strateji Planı oluşturarak, ilk etapta hızlı sonuç verecek belli başlı birkaç uygulama ve stratejiyi Kentsel dönüşüm sürecine ve mevzuatına acilen eklemeliyiz. Bu yönde yaptığımız çalışmalarda tespit ettiğimiz, kentsel dönüşüm süreçlerinde ilgili mevzuatlara eklenebilecek bazı stratejileri özetleyelim:
1. Çatı tipi Fotovoltaik Paneller: Türkiye’nin birçok bölgesinin Güneş enerjisi açısından oldukça verimli olduğu artık hepimizin bildiği bir gerçek. Bu kaynağı kentsel dönüşüm ile başlayan yapılaşma hareketine entegre etmenin en etkin ve çabuk yolu, lisans gerektirmeyen, şebekeye bağlanmasına bile gerek olmayan, öztüketim için kullanılacak çatı tipi fotovoltaik sistemlerdir. Bunların boyutlarının hesaplanmasında proje kapsamında uygun çatı miktarları kullanılarak bir hesap cetveli hazırlanabilir. Türkiye gibi Cari açığının ciddi kısmı enerji ithalatından kaynaklanan bir ülkede bu uygulamalar ciddi kazanımlar sağlayacaktır. Yaklaşık bir hesaplamayla, kentsel dönüşümde her binaya ortalama 3 KW lık bir sistem kurulsa, toplamda 3 GW lık bir kurulu güç elde edilebilir. Ayrıca dağıtık olan bu sistemler mevcut altyapıyı da çok zorlamayacaktır. Son dönemde 3 KW a kadar olan PV sistemlere mevzuatla getirilen mali ve teknik kolaylıklar bu yönde önemli bir adımdır.
2. Yağmur Suyu Geri Kazanım sistemleri: Yurdumuzunda birçok bölgesi ciddi yağmur almaktadır. Özellikle son yıllarda artan yapılaşma, sert zeminler ve dere yatakları gibi bölgelerin etkileşimi sebebiyle, özellikle yaz aylarında sel olayları ciddi oranda artmaktadır. Ayrıca bilinenin aksine Türkiye Yıllık 1500 m3 civarında su oranıyla, Su fakiri ülkeler arasında yer almaktadır. Kentsel Dönüşüm kapsamında yapılacak her projeye, sert zemin oranına ve yağış bölgesine göre hesaplanacak bir kapasitede yağmur suyu geri kazanım sistemi eklenmesi hem şiddetli yağış durumlarında yağmur suyu şebekesine olan aşırı yüklenmeyi azaltacak, hem de bu suyun geri kullanılmasıyla su verimliliğine katkıda bulunacaktır.
3. Bisiklet Park Yerleri : Bisiklet kullanımı ülkemizde ve dünyada giderek yaygınlaşmaktadır. Ülkemizde özellikle büyük şehirlerde yerel yönetimlerin bunu teşvik etmek adına altyapı yatırımları devam etmektedir. Kentsel dönüşüm kapsamındaki projelerde yapılacak bisiklet park yerleri, hem toplumda bu yönde farkındalığı arttıracak, hem de belediyeleri bisiklet yolları yapılması yönünde itici bir güç olacaktır. Netice de her binada belli oranda bisiklet parkı bulunursa, bunu birileri kullanacaktır. Bu da hemen hemen her projede uygulanabilecek masrafsız ama etkin yeşil uygulamalardan birisidir.
4. Elektrikli Araç Şarj Noktaları: Farkında olmasak da, günümüzde başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerimizin en büyük sorunlarından biri ulaşımdan kaynaklı çevre kirliliği ve karbon emisyonlarıdır. Elektrikli araçlar bu soruna en güzel çözümü sunarken, yakıt ekonomisi açısından da ciddi avantaj sağlamaktadır. Elektrikli araçların giderek yaygınlaşacağı ve tüm dünyada 2025 yılında satılan araçların %30 unun Elektrikli olacağı öngörülmektedir. Türkiye’de Dünya’ya paralel olarak bu trendi mutlaka yakalayacaktır. Elektrikli araçların yayılmasının en önemli tetikleyici faktörü uygun altyapının sağlanmasıdır. Bu konuda kentsel dönüşümün getirdiği yenilenme avantajı kullanılarak, bu kapsamda yenilenecek belli büyüklükteki projelere elektrikli araç şarj istasyonu koyma zorunluluğu getirilebilir. Bu istasyonların adedi otopark kapasitesine oranlanarak belirlenebilir. Bu noktada çok maliyet getirmeyecek şekilde, ilk etapta belli büyüklükteki projelerden başlanabilir. Özellikle toplu konut projeleri, ofis ve avm gibi ticari binalar ilk etapta pilot projeler olarak hedeflenmelidir.
5. Atık Yönetim Sistemleri: Kentsel Dönüşüm kapsamında birçok binanın yıkılması ve yeniden yapılması hedeflenmektedir. Bu yıkımlar sırasında ortaya çıkacak atıkların mutlaka iyi yönetilmesi, asbest v.b. zararlı atıkların anında bertaraf edilmesi, tekrar kullanım ve geri kazanım gibi opsiyonların araştırılması hem çevre hem de ekonomi açısından çok önemlidir. Buna yönelik mevzuat bulunmakla beraber, çok dağınık ve pratikte uygulanması zordur. Bu mevzuata ek olarak gerekli atık geri kazanım ve bertaraf altyapısı oluşturulduktan sonra Kentsel Dönüşüm projelerine özgü oluşturulacak, oldukça pratik ama uygulanması zorunlu bir İnşaat Atık Yönetim Planı oluşturulabilir. Projenin ruhsat aşamasında bu planın sunularak takip edilmesi ilgili kurumlar tarafından talep edilmelidir.
Yukarıda belirtilen stratejilere yeşil alanların arttırılması, enerji verimliliğine yönelik ek uygulamalar, iç mekan yaşam kalitesine yönelik uygulamalar vb. birçok konu eklenebilir. Başta İstanbul olmak üzere, kentsel dönüşüm sürecinde daha fazla vakit kaybedilmeden ortaklaşa tespit edilecek bu ve benzer yeşil uygulamaların adapte edilmesi ve asgari de olsa bazı kazanımların sağlanması gerekmektedir. Bu uygulamalar için öncelikle pilot bölgeler tespit edilmeli, buradan elde edilecek sonuçlar sonucunda gerekli kalibrasyonlar yapılarak, nihai uygulamalar tüm ülke geneline yayılmalıdır. Zira unutulmamalıdır ki; bu konuda kaybedilen zaman aslında gelecek nesillerin yaşam kalitesini etkileyecektir.
Alüminyum sektörünün önde gelen şirketlerinden Sistem Alüminyum, 30. yılında geleceğe yön veren yatırımlarına devam ediyor.
Devamını Gör...