Deprem ülkemizin bir gerçeği…depremler oldu… olmaya devamedecek…Sorun bizlerin bu gerçeği yok sayması…
24.01.2020 saat 20: 55 de merkez üssü Elazığ’ın Sivriceilçesi olan Mw:6.8 büyüklüğündeki deprem ve devamında meydana gelenbüyüklükleri 2.7 ile 5.4 arasında değişen 35 adet artçı deprem…34 kişi hayatını kaybetti
23.01.2020 tarihinde Ankara / Akyurt’ta sabah saat 6.54de meydana gelen Mw:4.5 büyüklüğündeki deprem ve artcıları…
22.01.2020 tarihinde Manisa /Akhisar/ Musalar Mahallesibölgesinde meydana gelen Mw:5.4 büyüklüğündeki deprem ile ardında meydana gelenartçı depremleri …
27.09.2019 tarihinde saat 13.59 de Silivri açıklarında Mv.5.8 olan deprem meydana geldi, 2 siağır 28 kişi yararlandı…
23.10.2011 Van depremi, 604 kişi hayatını kaybetti
01.05.2003 Bingöl depremi, Mv 6.4, 176 kişi hayatını kaybetti
12.11.1999, Düzce depremi, Mv.7.2, 845 kişi hayatınıkaybetti
17.08.1999, Gölçük depremi, Mv.7.5, 17.480 kişi hayatınıkaybetti
Ülkemizin yakın tarihinde yaşanan depremlerden bazıları…Doğa bizleri daha nasıl uyarsın…
Üstelik 2012 yılında MTA Genel Müdürlüğütarafından yayınlanan Türkiye Diri Fay Haritasına bakıldığında, ülkemiz karasınırları içerisinde Mw. 5.5 üzeri büyüklüğündedeprem üretme potansiyeline sahip 485adet fay segmentinin bulunduğu, 2012 yılından günümüze kadar yapılanbilimsel çalışmalar sonucunda, busayının 2014 yılına kadar 535 olduğu, ayrıca ülkemiz karasuları içinde deçok sayıda deprem üretme potansiyeline sahip fay hatları ve zonlarınınbulunduğu bilinmektedir.
Buna rağmen ülke nüfusunun yaklaşık ¼ ‘ünün yaşadığı depremini bekleyenİstanbul başta olmak üzere deprem zararlarını azaltacak önlemler ve yasal düzenlemelergerçekleştirilmiyor… Aksine ülkemizin deprem gerçeğini yok sayan, insanhayatına değer vermeyen bir takım yasal düzenlemelerle adeta gün kurtarılıyor…
Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından Türkiye Diri Fay Haritası bazalınarak yapılan incelemede, “Aksaray, Bolu, Sakarya, Yalova, Bursa, Balıkesir,Manisa, İzmir, Aydın, Denizli, Erzurum, Kahramanmaraş, Hatay, Hakkari, Muğla,Eskişehir, Kütahya, Bingöl” başta olmaküzere en az 18 ilimizin merkezyerleşim birimleri, 80’ni aşkın ilçemerkezi ve ilk belirlemelere göre 502köyümüz deprem üretme potansiyeli yüksek aktif fayların geçtiği hatlar üzerine oturduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtilen il, ilçe ve köylerde yer alan, yaklaşık 100.000’ne yakın binanın doğrudan fay hattı veya zonları üzerindeyer aldığı tespit edilmiştir.
Elazığ’da gerçekleşen deprem de yıkılan 72 bina ve üzerlerinde bulunduklarıalüvyon zemin yapısı düşünüldüğünde ülke nüfusunun %25’inin yaşadığı İstanbul’unsaatli bomba üzerinde oturduğunu ifade etmek hiç yanlış olmayacaktır. Ülkemizinüretim, sanayi, finans, eğitim ve sanat başkenti olan depremini bekleyenİstanbul’un başta Marmara denizi kıyı kesimleri olmak üzere önemli bir kısmıbirinci derece deprem bölgesi içinde yer almaktadır. Buna rağmen afet öncesinedair ciddi hiçbir önlem alınmamıştır; şehir adeta kaderine terk edilmiştir.
İstanbulilinin Avrupa Yakası dar birkaç bölgesi haricinde genel itibariyle Neojen yaşlıjeolojik olarak genç birimlerden oluşmaktadır. Özellikle ilin güneyinde görülenÇekmece ve Danişmen Formasyonları genç oluşuklar olup deprem dalgalarınıbüyütme eğilimdedir. Özellikle Çekmece Formasyonunun üyesi olan Güngörenkilleri bu bölgelerde depreme en dayanıksız birim olarak karşımıza çıkmaktadır.1999 yılındaki büyük Marmara depreminde İstanbul ili sınırları içerisindekihasarlı yapıların çoğunun bu Güngören killeri üzerine kurulu yapılardagörülmesi bu birimin hassasiyeti konusunda üzerinde durulmasını zarürikılmaktadır. Yine birçok alanda görülen kontrolsüz dolgu sahaları ve alüvyonalbirikintilerde bu bölgedeki sorunlu alanların başında gelmektedir. İstanbuliçin planlanan Çılgın Proje-Kanal İstanbul’un güzergahının önemli bir kısmının bubirimler üzerinde olması ise olası ve ne yazık ki beklenmekte olan bir depremdeİstanbul’u bir facia ile burun buruna bırakacaktır.
Fay hatları üzerinde yer aldığı belirlenen binaların yıkılarak, bualanların konut amacıyla kullanılmasının engellenmesi gerekirken, bunun aksidurumunu içeren düzenleme “ 2/2512sıra sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Bazı Kanunlarda Değişiklik YapılmasınaHakkındaki Kanun Tasarısı” teklifi TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve TurizmKomisyonunda kabul edilmiştir. Söz konusu düzenlemenin 11 ve 13. maddesiile fay hatları veya zonları üzerine inşa edilen, imar kanununun geçici 16maddesi gereğince (imar barışı düzenlemesi) “yapı kayıt belgesi” alan binaların güçlendirilmesini içeren düzenleme dekomisyonda kabul edilmiştir.
Doğrudan fay hatları veya zonları üzerine oturan bu tip binalarıngüçlendirilmesi ülkemiz insanının yaşamını yitirmesine ve mal kayıplarına nedenolmasına engel olamaz, mevcut risk devam edecektir.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak bir kez daha uyarıyoruz!!
1- Afet zararlarının azaltılmasını esas alacak şekilde, 3194 sayılıİmar, 4708 sayılı Yapı Denetim, 7269sayılı Afet, 2872 sayılı Çevre ile 6306 sayılı Afet Riski Altındaki AlanlarınDönüştürülmesi Hakkındaki Kanuni düzenlemeleri bütünlüklü olarak ele alarak, halkınafetlere karşı güvenli olmasını sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.
2- ABD’de olduğu (Kaliforniya fayyasası) gibi, aktif fay hatları veya zonları üzerine bina inşa edilmesiyasaklanmalı veya özel jeolojik araştırmalardan sonra verilecek karara görebina inşa edilip edilmeyeceğine ilişkin yasal düzenlemeler acilengerçekleştirilmelidir.
3- Günümüzde Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanlığı “acil durumve müdahale” iş ve işlemlerini yürütür bir konuma sürüklenmiş bulunmaktadır.Deprem ve depremlerle mücadele kurum iş yükü arasında ikinci, hatta üçüncüplana itilmiş durumdadır. Birçok gelişmiş ülkede olduğu gibi “DEPREM ARAŞTIRMA DAİRESİ BAŞKANLIĞI” ülkemizinjeolojik araştırmalar kurumu niteliğinde olanMTA Genel Müdürlüğü bünyesine alınmalı, deprem araştırmaları ve alınacakönlemler bütünlüklü olarak koordine edilmelidir.
4- Depremlerle mücadele etmek amacıyla başta Büyükşehir Belediyeleri olmaküzere, tüm belediyelerde “Jeolojik-JeoteknikAraştırma Şube Müdürlükleri veya Daire Başkanlıkları” kurularak kentselaltyapı ve üstyapının afet duyarlı bir anlayışla “ etüt, planlama,projelendirme, yapı üretim ve denetim” süreçlerikontrol altına alınmalıdır.
Sonuç olarak ülkemiz insanının can ve mal güvenliğini yok sayan, yasaldüzenleme eksikliği, kurumsal altyapı, organizasyon ve eşgüdümün olmadığı birortamda deprem zararlarının azaltılmasının “yapı üretim süreçlerindebetonda karot numunelerin alınması ve denetlenmesi” ile mümkünolamayacağı, imar, planlama, kentleşme, çevre, yapı üretim ve denetim ile Afetkanunların bütünlüklü olarak ele alınıp değerlendirilmesi, ortak akıl ileülkemiz insanın talepleri çerçevesinde “afetlere karşı güvenliği esas alan” birşekilde yeniden düzenlenmesi ile mümkün olacağına inanıyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu
Türkiye Tasarım Vakfı, dünyanın en prestijli tasarım etkinliklerinden biri olan Londra Tasarım Festivali'nde Türkiye’nin yaratıcı gücünü ve "Hatay Yeniden Canlanıyor" projesini anlattı.
Devamını Gör...
Reportage Türkiye, ikinci projesi Afra Park özelinde eşsiz fırsatlar sunacağı satış etkinliği düzenleyecek.
Devamını Gör...
Çeyrek asra yaklaşan tecrübesiyle İsra Holding tarafından Bolu Mudurnu Taşkesti’de, doğayla iç içe konumda hayata geçirilen V Orman Resort’ta hazırlanan kampanyayla ömür boyu lüks bir tatil için yüzde...
Devamını Gör...