İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 5. İstanbul Tasarım Bienali kapsamında, İsveç’in köylerindeki kamusal alanlardan esinlenerek Kalamış Parkı’na dans pisti şeklinde kalıcı bir enstalasyon yerleştirildi. Dansbana! Kalamış adı verilen dans platformunda, bluetooth üzerinden seçtiğiniz şarkıları 20 dakika boyunca çalabilecek, gönlünüzce dans edebileceksiniz

Kadıköy Kalamış Parkı dans platformu şeklinde tasarlanan kalıcı bir enstalasyonla İstanbul’daki dansçıların yeni buluşma noktası olacak. Kadıköy Belediyesi, IASPIS ve İstanbul İsveç Başkonsolosluğu işbirliği ile gerçekleşen ‘DansBana!’ Kalamış projesi ile bluetooth hoparlörlerle donatılmış bir dans platformunu sabah 10.00 ila 22.00 saatleri arasında, İstanbul’da her tür dansçı için bir buluşma alanı olacak. Dans pisti farklı müziklere ve kişilere açık olarak 20 dakika ile sınırlandırılmış. Proje, futbol sahaları ve kaykay rampaları gibi daha çok erkek kullanıcıya hitap eden kamusal alanların yanı sıra genç kadınların temsilinin oldukça düşük olduğunu tespit eden İsveçli tasarım ekibi Anna Fridolin, Anna Pang ve Teres Selberg adlı mimarlar tarafından tasarlandı. Dansbana! Kalamış projesi Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, İsveç İstanbul Başkonsolosu Peter Ericson, Kültür Ateşesi Michael Bode ve İstanbul Tasarım Bienali Direktörü Deniz Ova’nın katılımıyla açıldı.

İsveç’in Köy Meydanlarına Kurulan Dansbana Kalamış Parkında

İstanbul Tasarım Bienali Direktörü Deniz Ova “Kamusal alanda daha çok erkek çocukların kendilerine alan açtığını fark eden 3 kadın tasarımcı ‘kadınlara, kız çocuklarına nasıl alan açabiliriz’ diye düşünürken geleneksel bir şey akıllarına geliyor. İsveç’in köy meydanlarında dansbana adında kurulan platformlara herkesi dans etmeye davet edilirmiş. Bu fikirden yola çıkarak, ‘DansBana!’ Kalamış’ı tasarladılar” dedi. İsveç İstanbul Başkonsolosu Peter Ericson “Dansbana! projesi, dans platformu anlamına gelen İsveç konseptli proje. İsveç’te yüzyıllar önce her cumartesi yerel müzisyenlerin gitarları ve armonikaları ile şarkı söyledikleri meydanlar varmış. Köylerden gençler gelirmiş, bu noktada buluşurlarmış. İsveç’in kırsalından Avrupa’nın en büyük kentlerinden biri olan İstanbul’a taşımak mükemmel bir fikir “dedi.