Ancak asıl faaliyetleri inşaat olup bu sektör için taşın altına sadece elini değil vücudunu koyan çeşitli büyüklüklerdeki İNDER üyesi firmalar sağlam zeminlere inşa ettikleri sağlam binalar gibi bu deprem karşısında direnmektedirler. Bu pandemi dönemi her salgının geçtiği gibi nihayetinde geçecek, ancak giderken verdiği zararların yanında bir takım kazanımları da bırakacak.
Sektörümüzün kazanımlarını da sıralamak gerekirse;
Öncelikle konut planlarında lüzumsuz alan olarak görülen balkonların yaşam kaynağı olduğunu, evlerimizin aynı zamanda iş yerimiz olabileceğini gördük. Bundan sonra bizler yeni projelerimizde böyle günleri de göz önüne alarak planlar yapacağız. Sosyokültürel tesislerde ara mesafeleri biraz açmayı, daha sağlıklı yaşayabilmek için tabiata daha özenle yaklaşmayı, gibi bu günlerin bizi mecbur ettiğinin farkındayız.
Fakat sözün özü şu ki; sektörümüz son yıllardaki 1994, 2001, 2008 krizlerinden sonra nasıl güçlü çıktı ise bu krizden de güçlenerek çıkacaktır. Tüm sektör adına bunu inançla söylüyorum.
Ancak dikkatimizden kaçmaması gereken çok önemli bir tespitimin altını, Sektörümüzün durumu ile örtüşen bir örnek ile çizmek istiyorum.
“Çam ağacını hepiniz bilirsiniz. Çam Ağacı heybeti, ihtişamı ile göz kamaştırır. Uzun yıllar ayakta kalır ve büyümesini sürdürür. Sarmaşık ise iç içe geçen yoğunluğu ile göz kamaştıran bir güzelliğe sahiptir. Geniş ve uzun köklere sahip Sarmaşık, Çam Ağacının etrafını sararak o heybetli gövdeyi göz alıcı görüntüsüyle kaplar. Bakanları, bu ihtişamlı görüntüsüyle kendisine hayran bıraktırır.
Ancak gerçek durum çok farklıdır. Sarmaşık, toprağın altında geniş ve uzun kökleriyle Çam Ağacının köklerini de kaplar. Aşağıda Çam Ağacının ihtiyacı olan suyu kendine çeker. Yukarıda ise sık yapraklarıyla çam ağacının dallarının ihtiyacı olan oksijeni engeller. Hepsini kendi bünyesinde toplar. Sarmaşık yeşerip büyüdükçe, Çam Ağacı içten içe kurumaya başlar. Bir süre sonra susuz ve oksijensiz kalan Çam Ağacı kurur ve hem kendini hem de Sarmaşığı taşıyamaz olur. Sonunda Çam Ağacı devrilir ve sonunda her ikisi de ölür.”
Sektörümüz de, şu an aynı süreci yaşıyor. Bizler geç olmadan gövdemizi saran sarmaşıkların etkisinde kalmayalım.
Son 3-4 yıllık konut satış rakamları sarmaşık gibi hepimizi büyüledi. 2017 yılında gerçekleşen 1,4 milyon adetlik rekor satış bayram havası yaşattı. Takip eden yıllarda yine rekor seviyede konut satışları gerçekleşti. -Yıkılmadık ayaktayız- derken, bizi ayakta tutan, büyüten su ve oksijenin kesilmeye başladığının farkına varmadık.
Aynı dönemde yani 2017’den sonra alınan ruhsat sayısı diğer bir ifade ile hayata geçen projelerin büyüklüğü; her yıl bir önceki yıla göre yüzde 50 azaldı. 2017’de 1,4 milyon m²’lik ruhsat 2018’de % 48 azalarak 667 bin m²’ye 2019’da ise yine % 50 azalarak 324 bin m²’ye geriledi. İki yıl içinde ruhsat alınan proje büyüklüğü yani inşaat sektörüne su ve oksijen sağlayan yeni proje miktarı yaklaşık yüzde 75 azaldı. Biz ise halen satılan konut sayısına takılıp kalıyoruz. Kaldı ki; gerçekleşen konut satışlarının % 60’tan fazlası ikinci el konut olduğu göz önüne alınırsa, son 2 yılda gerçekleşen satışlardan sektöre aktarılan sermayenin de kısıtlı olduğunu anlayabiliriz.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz;
2020 sonunda yaklaşık 1,4 milyon adetlik konut satışını geçme olasılığımız çok fazla (2020’nin ilk 10 ayında 1 milyon 280 bin adet konut satıldı). Büyük ihtimalle bu pandemi döneminde yeni bir satış rekoru kırılabilir. Ancak altını bir daha çizmek istiyorum. Gerçekleşen bu satışların çoğu ikinci el konut olup, sektörümüz satışlardan elde edilecek sermayeden yine kısıtlı bir pay alacaktır. Daha da kötüsü yeni proje üretimi olmadığı için sektör daha da zayıflayacaktır. Türkiye ekonomisine sağladığı istihdam ve vergi gibi katma değerleri azalacaktır.
Arz Azalıyor, Fiyatlar Yükselebilir
Sektördeki bu sürecin devamında enflasyonist bir baskı oluşacaktır. Gerek 1. El gerekse 2. El satışlar devam ederken arzın yani konut üretiminin azalması, metrekare birim fiyatlarının artmasına sebep olacaktır. Azalan arzın fiyatları yükseleceğini de unutmamak gerekir. Son üç yılda, sektörde her geçen gün daha az arz oldu.
Bugüne kadar ulaşılan metrekare fiyatlarına, büyük oranda artan hammadde maliyetleri tam olarak yansıtmadık. Söz konusu projelerin hepsi eski maliyetlerle yapıldığı için fiyatları çok az arttı. Bizler zam yapmadık, dayandık, eski fiyatlarla satmaya çalıştık, artık o devir geçti, çünkü eski mal kalmadı, yeni imalatlar yeni rakamlarla oluşuyor. Elimizde olmadan bu zamları yansıtmak veya işi bırakmak durumundayız.
Yeni proje yapılmadığı sürece; hem arzın azalmasından kaynaklanan fiyat artışı hem de hammadde maliyetlerindeki artışın eklenmesiyle birlikte konut fiyatları kısaca el yakacaktır. Bu kapsamda böylesine kötü bir tabloya bakarak 2021 yılı için öngörüde bulunmak çok zor olacak. 2021 için temennimiz; sektörümüzün içinde bulunduğu durumu iyi analiz yaparak ve tedbir alarak tekrar güçlenmesi yönündedir.
İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım 2020’ye büyük umutlarla girildiğini ifade ederek; “2020 yılını büyük projelerle ve yüksek hacimlerle kapatacağımızı düşünüyorduk. Ancak tüm dünyayı saran pandemi ile dünya düzeni değişti” şeklinde konuştu.
Bunun geçici bir dönem olduğuna inandığını ifade eden Durbakayım, “Pandeminin sektörü nasıl etkilediğine bakıldığında, daha ziyade hem satış hem de imalat açısından devam eden projelerimizi etkiledi. Asıl işi inşaat sektöründe olup taşın altına elini değil, vücudunu koyan irili ufaklı firmalar, büyük bir inanç ile işlerine devam ediyorlar.” diye konuştu.
Durbakayım,“Konutun insan hayatında sadece barınmak değil de yaşamının geçtiği bir mekan olduğunu çok daha iyi anladık. Bizim daire planlarında lüzumsuz olarak gördüğümüz konuların hayat kurtardığını, balkonlarda yaşamın devam ettiğini gördük. Evlerimizde işlerimize devam edebileceğimiz imkanlar yaratmamız gerektiğini gördük. Bundan sonraki projelerde bunlar göz önüne alınacak. En büyük dersi de tabiata daha özenle yaklaşıp hoyratça davranmamak gerektiğini gördük.” şeklinde konuştu.
Sektörün daha önceki krizleri başarıyla atlattığını kaydeden Durbakayım, bu krizden de güçlenerek çıkacağına inandığını söyledi.
“ESKİ MAL KALMADI. YENİ DAİRELERDE FİYATLAR YÜKSELECEK”
Durbakayım, “2017 yılında gerçekleşen 1,4 milyon adetlik rekor satış bayram havası yaşattı. Takip eden yıllarda yine rekor seviyede konut satışları gerçekleşti. Aynı dönemde yani 2017’den sonra alınan ruhsat sayısı diğer bir ifade ile hayata geçen projelerin büyüklüğü, her yıl bir önceki yıla göre yüzde 50 azaldı. 2017’de 1,4 milyon metrekarelik ruhsat 2018’de yüzde 48 azalarak 667 bin metrekareye 2019’da ise yine yüzde 50 azalarak 324 bin metrekareye geriledi. İki yıl içinde ruhsat alınan proje büyüklüğü yani inşaat sektörüne su ve oksijen sağlayan yeni proje miktarı yaklaşık yüzde 75 azaldı. Biz ise halen satılan konut sayısına takılıp kalıyoruz. Kaldı ki gerçekleşen konut satışlarının yüzde 60’tan fazlası ikinci el konut olduğu göz önüne alınırsa, son 2 yılda gerçekleşen satışlardan sektöre aktarılan sermayenin de kısıtlı olduğunu anlayabiliriz.”
2020 sonunda yaklaşık 1,4 milyon adetlik konut satışını geçme olasılığının çok fazla olduğunu belirten Durbakayım, “2020’nin ilk 10 ayında 1 milyon 280 bin adet konut satıldı. Büyük ihtimalle bu pandemi döneminde yeni bir satış rekoru kırılacak. Ancak altını bir daha çizmek istiyorum. Gerçekleşen bu satışların çoğu ikinci el konut olup, sektörümüz satışlardan elde edilecek sermayeden yine kısıtlı bir pay alacaktır. Daha da kötüsü yeni proje üretimi olmadığı için sektör daha da zayıflayacaktır. Türkiye ekonomisine sağladığı istihdam ve vergi gibi katma değerleri azalacaktır.” diye konuştu.
Durbakayım, arzın azaldığını, fiyatların yükseleceğini ifade ederek, “Arzın azaldığının farkında değiliz. Sektörde her geçen gün daha az arz oldu. Maliyet fiyatları da artıyor. Bizler zam yapmadık, dayandık, eski fiyatlarla satmaya çalıştık, artık o devir geçti, çünkü eski mal kalmadı, yeni imalatlar yeni rakamlarla oluşuyor. Elimizde olmadan bu zamları yansıtmak veya işi bırakmak durumundayız.” dedi.
Nazmi Durbakayım, sektörün oyuncularının azimle devam etmeleri bu dönemin geçeceğini görüp yeni projeleri başlatmaları gerektiğini söyledi.
2020’ye büyük umutlarla girmiştik. 2020 yılını büyük projelerle ve yüksek hacimlerle kapatacağımızı düşünüyorduk. Ancak tüm dünyayı saran pandemi ile dünya düzeni değişti.
Pandeminin sektörü nasıl etkilediğine bakıldığında, daha ziyade hem satış hem de imalat açısından devam eden projelerimizi etkiledi. Asıl işi inşaat sektöründe olup taşın altına elini değil, vücudunu koyan irili ufaklı firmalar, büyük bir inanç ile işlerine devam ediyorlar. Dolayısıyla bu dönemin geçici olacağını düşünüyoruz.
Pandemi dönemi bize birkaç önemli noktayı hatırlattı. Bu dönemde, konutun insan hayatında sadece barınmak değil de, yaşamının geçtiği bir mekan olduğunu çok daha iyi anladık. Bizim daire planlarında lüzumsuz olarak gördüğümüz konuların hayat kurtardığını, balkonlarda yaşamın devam ettiğini gördük. Evlerimizde işlerimize devam edebileceğimiz imkanlar yaratmamız gerektiğini gördük. Bundan sonraki projelerde bunlar göz önüne alınacak. En büyük dersi de tabiata daha özenle yaklaşıp hoyratça davranmamak gerektiğini gördük.
2017 yılında gerçekleşen 1,4 milyon adetlik rekor satış bayram havası yaşattı. Takip eden yıllarda yine rekor seviyede konut satışları gerçekleşti. Aynı dönemde yani 2017’den sonra alınan ruhsat sayısı diğer bir ifade ile hayata geçen projelerin büyüklüğü, her yıl bir önceki yıla göre yüzde 50 azaldı. 2017’de 1,4 milyon metrekarelik ruhsat 2018’de yüzde 48 azalarak 667 bin metrekareye 2019’da ise yine yüzde 50 azalarak 324 bin metrekareye geriledi. İki yıl içinde ruhsat alınan proje büyüklüğü yani inşaat sektörüne su ve oksijen sağlayan yeni proje miktarı yaklaşık yüzde 75 azaldı. Biz ise halen satılan konut sayısına takılıp kalıyoruz. Kaldı ki gerçekleşen konut satışlarının yüzde 60’tan fazlası ikinci el konut olduğu göz önüne alınırsa, son 2 yılda gerçekleşen satışlardan sektöre aktarılan sermayenin de kısıtlı olduğunu anlayabiliriz.
Diğer taraftan 2020 sonunda yaklaşık 1,4 milyon adetlik konut satışını geçme olasılığımız çok yüksek. 2020’nin ilk 10 ayında 1 milyon 280 bin adet konut satıldı. Büyük ihtimalle bu pandemi döneminde yeni bir satış rekoru kırılacak. Ancak altını bir daha çizmek istiyorum. Gerçekleşen bu satışların çoğu ikinci el konut olup, sektörümüz satışlardan elde edilecek sermayeden yine kısıtlı bir pay alacaktır. Daha da kötüsü yeni proje üretimi olmadığı için sektör daha da zayıflayacaktır. Türkiye ekonomisine sağladığı istihdam ve vergi gibi katma değerleri azalacaktır.
Enflasyon muhasebesine uyarlanmış ilk 9 aylık finansal sonuçlarına göre 18,5 milyar TL’lik ciro elde eden Çimsa, net kârını ise geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre 74% artışla 3,3 milyar TL’ye taşıdı.
Devamını Gör...