Daha önce benzeri görülmemiş sosyal ve çevresel zorluklarla geçen bir yıl sonrasında bu senenin teması -Değişen Dünya için Mimarlık-gelecek nesillere daha dirençli yaşam alanları tasarlamayı hedefleyen mimar ve tasarımcıları kutluyor. 100’den fazla ülkeden 5000’den fazla katılımcının bulunduğu yarışmada Alper Aytaç Türkiye’den kazanan tek mimar oldu!

Architizer yöneticisi Paul Keskeys, “Bu projelerin arkasında olan tasarımcılar çok farklı coğrafyalardan ve kişisel deneyimlerden gelmekte olmalarına rağmen en azından ortak oldukları tek şey yaratıcı cesaretlerini sadece günümüzü tekrarlamakla değil gelecek için yepyeni fikirler işleyerek ortaya koyuyorlar.” İfadesini belirtmiştir. Türkiye’yi ve özellikle İstanbul’u evrensel mimari platformlarında ve sayısız uluslararası medya da projesiyle söz ettirdiği için Alper Aytaç’ı cesaretiyle ve yenilikçi fikirleriyle kutluyoruz.

Alper Aytaç’ın Uçan Halısı - Haliç Kütüphanesi Projesi

Alper Aytaç’ın tasarladığı Haliç Kütüphanesi 2021 Architizer A+ Juri ödülünü kamusal projeler kategorisinde kazandı. Haliç Kütüphanesi İstanbul’un kültürel ve görsel hafızasının kesişim noktası olan tarihi Galata bölgesindedir.
Galata semti geçmişte kendi sur duvarları ve burçlarıyla çevrelenen bir Ceneviz kolonisiydi. Bugün semte kimliğini veren Galata Kulesi dışında neredeyse hiçbir sur duvarı kalmamıştır.

Haliç Kütüphanesi, Haliç kıyısından tarihi yarımadaya doğru anıtsal yapılarla taçlandırılmış İstanbul’un yedi tepesine doğru bakar. Karşısında ki manzara güney doğusunda Aya Sofya, Nuruosmaniye Camii, Süleymaniye Camii, Mokios Sarnıcı, Fatih Camii, Yavuz Selim Camii ve Mihrimah Sultan Camii ile kuzey batısında sonlanır. Burada surlarla çevrelenen yedi tepe eski İstanbul’un tarihini temsil eder. Yedi tepenin üstünde adeta dans eden kubbeler ve ikonik Galata Kulesi, Haliç’te İstanbul’un siluetini oluşturur.

Alper Aytaç “ Haliç Kütüphanesi, bulunduğu çevre ve kültürle adeta dokunup uçan halı misali tasarlandı” vurgusuna dikkat çeker. Tepelerde bulunan anıtsal yapıların görünüşleri ve Galata Kulesine doğru akslarının ışıması, ana çatı örtüsünü oluşturur. Proje alanına görsel teması olan yakınındaki üç tepe, kütüphane ve çalışma alanının fonksiyonlarını barındıran çatı örtüsüne ilham olur. Uzağında kalan diğer tepeler binanın zemin/peyzaj ilişkisini yumuşatıp iç ile dış mekân arasında kamusal alan oluşturan bir kaideye dönüşürler. Bu kaide kullanıcıları dışarıdan içeri giriş esnasında mekânsal olarak hazırlar.

Proje alanının yakınında, Mimar Sinan tarafından tasarlanan, Azapkapı Sokullu Camii, şehrin gürültüsünden içeriyi korumak amacıyla adeta havada süzülürcesine zeminden yükseltilmiş ibadet alanı ile kesit ve oran olarak Haliç Kütüphanesine örnek teşkil etmiştir.

Bu strateji aynı şekilde kütüphane ve çalışma alanını şehrin gürültüsünden korumak amacıyla Haliç Kütüphanesinde kullanılmıştır. Zemin kat sesin ve aktivitenin yoğun olduğu sarmalsı çocuk kütüphanesi, oditoryum ve restoranı barındırır.

Alper Aytaç “Haliç Kütüphanesi, İstanbul’un bilgisine ışık tutan, Haliç’in iki tarafındaki şehrin sembollerini bağlamayı sağlayan aracı olmayı hedefler. Şehre giren enerjiyi kendine çekmek yerine, enerjiyi şehre yayar”. diyerek İstanbul için kütüphanenin önemini vurgulamaktır.