Türkiye’de dış cephe ısı yalıtımının öncü markası Dalmaçyalı, Sağlık Haftası dolayısıyla ısı yalıtımının insan sağlığı üzerindeki olumlu etkilerine dikkat çekti. Bu noktada ısı yalıtımı, yüzde 60’a varan enerji tasarrufunun yanı sıra iç ortamda insan sağlığını destekleyen termal koşulların sağlanmasında da etkin bir rol oynuyor.

Bilim insanları ile birlikte yürüttüğü “Isı Yalıtımının İnsan Sağlığına Etkisi ve Termal Konfor” araştırmasında önemli çıktılar elde eden Dalmaçyalı, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Bölümü ve Afet Yönetimi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bülent Karadağ liderliğindeki bilimsel araştırma ile ısı yalıtımının çevre ve insan sağlığı üzerindeki faydalarını ortaya koydu. 

İnsan sağlığına olumlu katkıda bulunuyor

Isı yalıtımının çevre ve insan sağlığı açısından önemli bir fonksiyonu olduğuna değinen Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, “Geniş bir çerçevede düşünürsek ısı yalıtımının fosil yakıtların evlerdeki tüketiminde yüzde 60’a varan oranda tasarruf sağlaması, gezegenin sağlığına da katkıda bulunan büyük bir rol oynuyor. Karbon salımının azaldığı, daha temiz hava soluduğumuz şehirler için ısı yalıtımı bir gereklilik. İnsan sağlığına zarar verecek, hava kirliliğine, asit yağmurlarına yol açacak bir gaz salımını ısı yalıtımı ile azaltmış oluyorsunuz” dedi.

Isı yalıtımı ile gelen termal konfor 

Isı yalıtımının bu makro etkisinin yanında ev içi hava kalitesini iyileştirerek sağlığa etki ettiğini belirten Kadıoğlu şu bilgileri verdi: “İnsanın mental ve ruhsal sağlığı için dışarıdaki hava kadar içerideki havanın da kaliteli olması gerekiyor. Oturduğunuz evde, termal konfor olmayınca verim düşüyor; dolayısıyla siz de sağlıklı olamıyor ve uyuyamıyorsunuz. Bu da insanın enerjisi düşüyor ve sağlığı bozuluyor. Yalıtımlı evlerde tüm duvarların sıcaklığının eşit olması, iç ortam hava kalitesi açısından dikkate değer bir fark oluşturuyor. Bu bir termal konfor sağlıyor. Evimizin içinde odalar arasında ısı farkı olmadan rahatça hareket ediyor, çalışabiliyoruz. Isı yalıtımlı binada bir dairenin duvarları arasındaki ısı farkı en fazla 1 dereceyken; ısı yalıtımsız binada, özellikle kuzey-güney duvarlarında ısı farkı 8-10 dereceye kadar çıkabiliyor ve bu evler çok çabuk soğuyor. Bu durum da neme ve dolayısıyla küf ve mantar gibi oluşumlara yol açıyor.”

Isı yalıtımsız ev hasta ediyor

Isı yalıtımlı ve ısı yalıtımsız evlerdeki sağlık şikayetlerini araştıran Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bülent Karadağ ise bu noktada sağlık açısından en dikkati çeken özelliğin, yalıtımsız evlerde beklendiği üzere küf oluşumu olduğuna işaret etti. “Yalıtımsız evdeki küf oluşumu ciddi anlamda bir risk olarak karşımıza çıktı. Yalıtım oranları binaların yaşı arttıkça düşüyor ve bununla orantılı olarak küf oranı da hızlı bir şekilde artıyor. Türkiye çapında yaptığımız anket çalışmasının sonuçlarına baktığımızda gördüğümüz sonuç; ısı yalıtımsız evde yaşamak kesinlikle insan sağlığını bozuyor ve bu evler küf oluşumuna zemin hazırlıyor. Küf oluşumu arttığında da solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanma riski iki kat yükseliyor” diyen Karadağ, ısı yalıtımsız evlerde astım ve KOAH gibi kronik akciğer hastalıklara, yüzde 50’lere varan oranlarda rastlanabildiğini dile getirdi.