Türkiye’nin boyada öncü şirketi DYO’nun, Aura İstanbul ile birlikte geliştirdiği Renkli DYOLOGLAR, Türkiye’nin ünlü mimarlarının ‘renk’e bakışını ortaya koyuyor. İki kurumun sosyal medya hesaplarından yayınlanmaya başlayan Türkiye’nin önde gelen mimarları ile yapılan söyleşilerden oluşan prodüksiyonda renklerin mimarideki önemine dikkat çekiliyor.

Söyleşilerin yapıldığı Türkiye’nin önde gelen 12 mimarından biri olan TeCe Mimarlık ortaklarından Cem İlhan, “Tasarımlarınızda renk mimari ile gelişen bir etmen midir, yoksa sonradan eklenen bir unsur mu?” sorusuna yanıt verdi.

DAHA ÇOK DOKUYLA ELE ALIYORUZ

Rengin süreç içinde kendini ortaya koyduğunu dile getiren İlhan, “Yani çok ender bir iki iş dışında baştan verilmiş bir renk kararı üstünden pek ilerlemeyiz. Ondan çok, kendini süreç içinde kuran bir şey renk bizim için. Ürünün ya da nesnenin, yani mimarlığın, o andaki konumuz neyse, neyi temsil ettiği ile daha çok ilgiliyiz. Rengi doğrudan kendisiyle değil de, daha çok dokuyla ele aldığımızı söyleyebilirim. Malzeme seçimi ve kararı da kendi barındırdığı nitelikle zaten rengi de getiriyor. Bir malzemeye karar verdiğimizde renk kararların da çoğunu vermiş oluyoruz diyebilirim” dedi.

YAPILAR RENKLE VAR OLUYOR

Rengin duyguları harekete geçirme yönü hakkında da değerlendirmelerde bulunan Cem İlhan, Renkli DYOLOGLAR’a şu tespitlerde bulundu: “Renk seçimi kritik bir konu, bir anda insanın bütün ruh halini değiştirebiliyor. Yapılar, renkle var oluyor. Bizim istediğimiz veya istemediğimiz bir mesajı veriyor olabilir. Ama bunu en baştan düşünmek, neyin peşinde olduğunu bilmekte fayda var. Rengin psikolojisi de tabii ki burada devreye giriyor. Bizim için kurulan iletişim boyutuyla, renkle kurulan iletişim, onun psikolojisi, telkin ettiği uyandıracağı hisler ayrı şeyler değil. Örneğin bir diş hekiminin muayenehanesinde aşırı kalp atışını hızlandıracak kırmızılar üzerinden yürüyen bir şey yapmayız. Eğer yemekle ilgili bir şeyse, iyi yemek olduğunu, iyi fiyata iyi yemek yendiğini ve bunun mesajını verecek şemayı seçmemiz ve her şeyi onun üstünden kurmamız lazım.”