Her rengin, kendine özgü tarihi ve endüstriyel tarza sahip ikonik bir bölgeyi temsil ettiği yeni seride yenilikçi ve özel HybriQ+ teknolojisi de ilk kez kullanılıyor. Bu teknoloji şirketin çevreye, döngüsel ekonomiye ve sürdürülebilir yönetime olan bağlılığı ile karakterize edilen yeni bir üretim süreci olarak karşımıza çıkıyor. Cosentino, mineral ve geri dönüştürülmüş hammaddelerle elde edilen, kuvars varlığında önemli ölçüde azalma sağlayan HybriQ+ teknolojisiyle, öngörülü davranarak sektörün imalat ayağında güvenlik açısından liderlik ediyor.

Yenilikçi mimari yüzeylerin dünya lideri Cosentino’nun endüstride devrim yaratan markası Silestone, endüstriyel tasarımdan ilham aldığı yeni koleksiyonu Silestone® Loft'u tanıttı. Geçmişi 20. yüzyılın ortalarına kadar uzanan ve New York mahallesindeki terk edilmiş fabrikalar, büyük atölyeler, depoların konutlara dönüştürülmesiyle doğan endüstriyel tarz, bugün hala günümüz trendleri arasında yer alıyor. O günlerde istemsizce doğan beton, çimento, kiriş ve boruların oluşturduğu görünüm bugün birçok evde, kafelerde, plazalarda ve ofislerde popüler bir tasarım tarzı olarak kullanılıyor.

Dünyaca ünlü şehirlerin 5 ikonik mahallesini temsil ediyor

Geçmiş ile günümüz arasındaki bağlantının tekrar yakalanması için hayat verilen Silestone® Loft serisinin renkleri, sokakları, binaları, şehir mobilyalarıyla kendine özgü bir tarihi ve endüstriyel estetiğe sahip şehirlerin beş ikonik mahallesini temsil ediyor.

Camden 80’lere benziyor

Londra'nın en hareketli mahallesinden esinlenen Silestone® Camden bizi 80'lere götürüyor. Binlerce dil konuşuluyor, eklektik giyiniliyor ve yüzlerce sanatçıya ev sahipliği yapıyor. Posterler ve geçici sanat eserleri Camden tarihinin bir parçası oluyor. Otantik, keskin gölgeler ve yaşam alanlarının doğal aşınması ve yıpranması Camden'a ilham veriyor. Beton grisinin hakim olduğu Camden, ince tanecikli ve çok ince beyaz damarlı, yumuşak, hassas ve tutarlı grisiyle tasarımda sınırların olmadığını hissettiriyor. Homojenliği sayesinde her türlü dekorasyonla uyum sağlayan Camden, çok yönlü, uyarlanabilir bir renk sunuyor.

Endüstriyel görünüme sahip Akdeniz sıcaklığı veriyor

Barselona'daki sanayi devriminin merkez üssü ve günümüzün de en modern ve yaratıcı mahalleleri arasında yer alan Poblenou’dan esinlenen Silestone® Poblenou, endüstriyel görünüme sahip Akdeniz sıcaklığı veriyor. Endüstriyel binaları, sanat galerileri, barlar ve işletmelerle çevrili muhteşem loft alanlarına dönüştürülen Poblenou’nun özü rengin ilham kaynağı oluyor. Poblenou yüzeyinde çok ince damarlar bulunan sıcak, gri tonu ve parlaklık katan kumlu arka planı sayesinde, rahatlatıcı bir doku ve iç ısıtan bir ambiyans sunuyor.

Geçmişin huzur içinde bir arada yaşadığı küçük sahil bölgesini hatırlatıyor

Silestone® Seaport, Manhattan'ın güneydoğusundaki, limanların, restoranların ve mağazaların yanında geçmişin huzur içinde bir arada yaşadığı küçük sahil bölgesini hatırlatıyor. Açık renkli tuğlalar, aşınmış beton ve rıhtımlarda bulunan karakteristik ahşap, Seaport’a ilham veren bir renk paleti oluşturuyor. Tonlarının etkisiyle, koyu, aşınmış betonu andıran, çarpıcı beyaz gölgelerin zeminle mükemmel uyum sağladığı renk, sade ama bir o kadar da nefes kesici bir duyguya dönüşüyor.

İlhamını New York’tan aldı

New York'tan ilham alan Silestone® Nolita, avangart bir mahalleden esinleniyor. 90'lı yılların ortalarında benzersiz ve ayırt edici bir karakter, kişilik ve mimari kimlik kazanan Nolita, sokaklarıyla yakındaki mahallelerden çok farklı, otantik ve bir o kadar da vahşi bir görünüm kazanıyor. Bu tarihsel arka planla yaratılan ve koleksiyonunun beyaz rengi olan Nolita, beyazların ve açık grilerin tonları ile harmanlanmış, güçlü kontrastlardan arındırılmış zarif ve ince bir renk oluşturuyor.

Yaşayan yüzeylerdeki aşınma etkilerini çağrıştırıyor

Silestone® Corktown buhar, pistonlar ve motorların sesi arasında büyüyen bir Detroit mahallesinin ışığı ve gölgesinden ilham alıyor. Silestone® Loft koleksiyonunun en yoğun ve koyu siyahı olan renk, koyu arka planı, yoğun kahverengi dokunuşlar ve ekstra mat yüzeyle alternatifsiz bir uyum sağlıyor. Karakter ve zarafetin renklerde bir araya geldiği Silestone® Corktown, zamanın geçişini ve yaşayan yüzeylerdeki aşınma etkilerini çağrıştırıyor.

Üretimin yüzde 100’ü yenilenebilir enerji ile gerçekleştiriliyor

Yenilikçi ve özel HybriQ+ teknolojisinin de ilk kez kullanıldığı Silestone® Loft serisi, şirketin çevreye, döngüsel ekonomiye ve sürdürülebilir yönetime bağlılığı ile karakterize edilen yeni bir üretimin ilk adımı oluyor. Bu yenilikçi süreçle birlikte cam gibi geri dönüştürülebilen ve yeniden kullanılabilen ham maddeler üretimde kullanılıyor. Bu teknolojiyle birlikte Cosentino'nun üretim süreci yüzde 98 geri dönüştürülmüş su ve yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanılarak gerçekleştiriliyor.

Ayrıca, Silestone® Loft yüzeylerindeki kristal silika varlığı önemli ölçüde azaltılıyor. Silika yerine, mineral ve geri dönüştürülmüş hammaddelerden oluşan hibrit bir formül kullanılıyor. Bu yeni formül malzemeye modern, estetik ve eşsiz tasarım özellikleri sağlarken, Silestone®'un kalitesi ve güzelliğine de 25 yıllık garanti veriyor.

HybriQ+ teknolojisiyle sektör içinde kuvars yüzey kategorisinde yeni bir devrime imza atan Cosentino, gelecekte silika kullanımını sınırlayan yönetmelikleri öngörüyor ve yeni renklerinde kuvars varlığını azaltıyor. Yönetmeliklerin gerekliliklerini şimdiden yerine getiren Cosentino, bu teknolojiyle üretim tesislerinde ve imalatçılarda sağlık anlamında yeni bir değişimin öncüsü oluyor.

HybriQ+ teknolojisi sayesinde Cosentino, daha sürdürülebilir ve çevreye saygılı yeni nesil Silestone® Loft’u geliştirdi. Bu devrim, Cosentino'nun İnovasyon, Ürün ve Çevre departmalnlarının üç yıldan fazla süren yoğun çalışmaları sonucu gerçekleşti.